Kalamadın öyle duramadın yerinde sonra hep ben suçlu oldum. Dedim sana hareket etme ayrılma bir yere ben geleceğim yanına her şeye rağmen ve zamanında. İçin kıpır kıpırdı, benimde öyleydi ama senin için beklemiştim o kadar. Suçlu ben falan değilim, şizofren olan sensin bu sefer. Ben yinede sana haber vermeden geleceğim ama bu sefer sana tek kelime demeyeceğim öncesinde. Duramıyorsun yerinde sonra olayların içinde sürüklenip düşüyoruz akarsuların dolduğu yere. Söylesene sen sabretmeyi bilmez misin güneş, zamanında çıkmayı bilmez misin? İpucu peşinde koşmayı bırak otur annenin oturduğu dantelli koltukta.
Ne yazık
(Sanırım beni bu hale getiren kendim değilim, olamamda. Hikayenin başını merak etmiyorum artık sonucuna bakıyorum. Ne yaptığınız, ne için yaptığınız artık önemli değil benim için, şu saliseden sonra sildim bütün yapılanları. O kadar çok kırıldım ve çürüdüm ki bu zamana kadar bunun suçlusu benmişim gibi davrandınız artık işler değişti. Bunun suçlusu sizsiniz ve yargılamakta bana düşer.) Elmanın içindeki solucanı fark etmek için ısırmak gerekirmiş, bunu biraz geçte anlasak bununla yaşayabilmekti asıl sorun. Bütün her şeyin farkına varıp gerçeklerle yaşayacak kadar yürekli miydik? Bütün sahteliklerin içinde gökyüzünü arayarak mı geçireceğiz şimdi, ne yazık oysa ki ne kadar kolaydı maskelerle yaşamak...
Yorumlar
Yorum Gönder
Teşekkürler.